Hidradenitis Suppurativa (HS), ter bezlerinin yoğun olarak bulunduğu bölgelerde (koltuk altı, kasık, perianal bölge gibi) ortaya çıkan kronik, tekrarlayıcı ve iltihaplı bir cilt hastalığıdır. Toplumda yeterince bilinmemekle birlikte, hem fiziksel hem de psikolojik açıdan yaşam kalitesini ciddi anlamda düşüren bir hastalıktır. Erken evrelerde medikal tedavilerle yönetilebilen HS, ileri evrelerde ciddi doku tahribatına yol açar ve bu durumda cerrahi müdahale kaçınılmaz hale gelir.
Hidradenitis Suppurativa Nedir?
Hidradenitis Suppurativa, genellikle ergenlik döneminden sonra başlayan ve kadınlarda daha sık görülen bir hastalıktır. Hastalık, kıl köklerinin ve ter bezlerinin iltihaplanmasıyla başlar. Tekrarlayan nodüller, apseler ve bu yapıların birleşmesiyle oluşan sinüs traktları hastalığın karakteristik özellikleridir.
HS’nin Aşamaları (Hurley Sınıflaması):
- Evre 1: Tekli ya da birkaç nodül, fistül oluşumu yoktur.
- Evre 2: Tekrarlayan apseler, fistül ve skar oluşumu sınırlıdır.
- Evre 3: Yaygın lezyonlar, çoklu fistül yolları ve ciddi skar dokusu vardır.
Plastik Cerrahinin Rolü
Hidradenitis Suppurativa (HS), özellikle ileri evrelerde, ciddi doku tahribatına neden olan kronik bir hastalıktır. Derin apseler, fistüller, sinüs traktları ve kalıcı skar dokusu; hastalığın yol açtığı en belirgin komplikasyonlardır. Bu tür yapısal hasarlarda yalnızca hastalıklı dokunun çıkarılması yetmez — oluşan defektin fonksiyonel ve estetik şekilde onarılması da gerekir. İşte bu noktada plastik cerrahinin rolü devreye girer.
Plastik cerrahlar, HS hastalarında hem cerrahi eksizyonu takiben rekonstrüktif (onarım) cerrahi uygular hem de hastaların yaşam kalitesini geri kazanmalarına yardımcı olur.
1. Geniş Eksizyon Sonrası Doku Kayıpları ve Onarım Gereksinimi
İleri evre HS’de (Hurley Evre 2 ve 3), sadece lezyonlu dokular değil, çevresindeki sağlam gibi görünen ancak mikroskobik düzeyde hastalıktan etkilenmiş alanlar da cerrahi olarak çıkarılır. Bu da genellikle geniş doku kayıplarına yol açar. Koltuk altı, kasık, gluteal bölge gibi anatomik olarak kritik ve hareketli bölgelerde bu doku kayıpları, spontan iyileşmeye bırakıldığında:
- Uzun süren açık yara problemleri
- Kısıtlı eklem hareketleri
- Kontraktür oluşumu (derinin sertleşerek çekilmesi)
- Nüks riskinin artması gibi sorunlara neden olur.
Plastik cerrahlar, bu komplikasyonların önüne geçmek için doku onarımı planlar ve uygular.
2. Kullanılan Onarım Teknikleri
Plastik cerrahlar, yaranın büyüklüğüne, lokalizasyonuna ve hastanın genel durumuna göre farklı cerrahi teknikler uygular:
a. Primer Kapama (Doğrudan Dikişle Kapatma)
- Küçük eksizyonlarda uygulanabilir.
- Yara kenarları yeterince gevşekse, cilt gerginliğe uğramadan kapatılabilir.
- Avantajı: hızlı iyileşme.
- Dezavantajı: gerilimli dikişlerde açılma ve nüks riski.
b. Deri Grefti (Greftleme)
- Geniş alanlarda, eksize edilen bölgeye başka bir vücut bölgesinden alınan ince ya da tam kat deri yerleştirilir.
- Genellikle uyluk iç yüzü, karın veya kalçadan alınan deri kullanılır.
- Avantajı: daha geniş alanları kapatabilir.
- Dezavantajı: greft tutunması bazen zor olabilir; estetik açıdan tam uyum sağlamayabilir.
c. Flep Cerrahisi
- Komşu sağlıklı dokuların (kas veya deri altı dokularıyla birlikte) şekillendirilerek yaranın üzerine kaydırılması işlemidir.
- Özellikle koltuk altı, kasık ve gluteal bölgede tercih edilir.
- İleri düzey rekonstrüktif cerrahidir ve deneyimli plastik cerrahlar tarafından yapılmalıdır.
Flep cerrahisi sayesinde:
- Yara alanı kapatılır.
- Fonksiyon korunur (örneğin, kolun rahat hareketi).
- Estetik sonuç daha başarılı olur.
- Nüks riski azalır çünkü yara gerginliği minimumdur.
3. Estetik ve Psikososyal Etkiler
HS hastalarının çoğu, özellikle koltuk altı, kasık veya meme altı gibi görünür ya da hassas bölgelerdeki yaralardan dolayı kendini sosyal olarak izole eder. Bu durum depresyon, anksiyete, beden algısı bozukluğu gibi psikolojik sorunlara yol açabilir.
Plastik cerrahi müdahaleler:
- Hastanın dış görünüşünü düzeltir,
- Giysi seçimini kolaylaştırır,
- Koku, akıntı ve yara görünümünü ortadan kaldırarak sosyal yaşantıya dönüşü hızlandırır.
4. Plastik Cerrahinin Ameliyat Planlamasındaki Yeri
Plastik cerrah, hastalığın başlangıcında değil, genellikle dermatolog ya da genel cerrahın yönlendirmesiyle tedavi sürecine dahil olur. Ancak bazı merkezlerde multidisipliner yaklaşımla, plastik cerrahlar tedavi ekibinin bir parçası olarak en baştan süreci yönetebilir.
Operasyon öncesi değerlendirmede plastik cerrah:
- Lezyonun lokalizasyonunu ve yayılımını analiz eder,
- Eksizyon sınırlarını belirler,
- Kullanılacak rekonstrüksiyon yöntemini planlar,
- Hastanın iyileşme süreci ve beklentileriyle ilgili bilgilendirme yapar.
5. Komplikasyonların Yönetimi ve Takip
Plastik cerrahlar ameliyat sonrası oluşabilecek:
- Greft tutmaması
- Enfeksiyon
- Flebin kanlanmaması
- Skar hipertrofisi
gibi durumların yönetiminde de ana sorumluluğa sahiptir.
Ayrıca nüksleri önlemek için, dikişlerin üzerine fazla gerilim gelmeyecek şekilde planlama yapılır ve hastaya yaşam tarzı önerileri sunulur:
- Kilo kontrolü
- Sigara bırakılması
- Sürtünmeyi azaltan kıyafet seçimi
Sonuç ve Değerlendirme
Hidradenitis Suppurativa, sadece dermatolojik değil, multidisipliner yaklaşım gerektiren karmaşık bir hastalıktır. Özellikle ileri evrelerde hastaların yaşam kalitesini ciddi ölçüde etkileyen bu durum, medikal tedavilerle kontrol altına alınamaz hale geldiğinde cerrahi müdahaleye ihtiyaç duyar.
Bu noktada plasti̇k cerrahların katkısı, hastalığın kontrol altına alınmasında ve hastanın yeniden sosyal yaşantısına dönmesinde hayati öneme sahiptir. Geniş eksizyon sonrası uygun doku onarımı, hem estetik hem de fonksiyonel açıdan başarılı sonuçlar verirken, hastalığın tekrarlama riskini de minimuma indirir.
Özetle:
- HS, tedavisi zor ama yönetilebilir bir hastalıktır.
- İleri evre HS’de cerrahi müdahale şarttır.
- Plastik cerrahlar, cerrahi sonrası hem iyileşmeyi kolaylaştırır hem de yaşam kalitesini artırır.
- Multidisipliner yaklaşımlar, hastalığın uzun dönemli kontrolü için gereklidir.