Yara iyileştiğinde mutlaka bir skar oluşmaktadır. Bölgeden bölgeye, yaranın tipine, gerginliğine ve başka sebeplere bağlı olarak skarın boyutu belirlenir. Keloid normal yara iyileşmesi dışında aşırı büyük skar ile karakterizedir. Bu skar normal iyileşmeler dışında yara bölgesinin dışına çıkar ve büyük kötü görüntülü hatta bulunduğu bölgenin şeklini bozar hale gelebilir.
Keloid Nedenleri
Yara iyileşirken kollojen genellikle 3 haftadan sonra üretimi azalır ve yara şekillenmeye başlar. Keloid de ise kollojen üretimi hiç durmaz ve yara şekillenmez. Bu kollojen üretimi yara iyileşmesine rağmen deva eder ve bu süre yıllarca sürebilir. Keloid genellikle genetiktir. Ancak kesin sebebi bilinmemektedir. Bazen ağır yaralanmalar, özellikle yanık yaraları keloide benzer skar oluşturur ancak bunlar keloidden farklıdır ve tedavisi daha kolaydır. Bunlara hipertrofik skar denir ve bunlar orijinal yara sınırları içerisindedir. Keloid ise bu sınırların dışına taşar.
Genetik olarak yatkın kişilerde oluşabilecek her türlü yara (yaralanmaya bağlı kesikler, çizikler, cerrahi kesiler, iğne batmaları, aşılar, dövmeler, küpe, piercing takılması) keloide sebep olabilir.
Sonuç olarak deri bütünlüğünü bozan her türlü travma sonucunda keloid oluşabilir.
En Çok Görüldüğü Yerler
- Kulak memesi,
- Omuz,
- Göğüs bölgesi,
- Eklem yerlerinin üzeri,
En sık görülen yerler olmak ile birlikte vücudun her noktasında keloid oluşumu görülebilir. Bununla birlikte bazı insanlarda vücudun bir bölgesinde görülüp başka bir bölgesinde görülmeyebilir.
Keloid Tedavisi
Keloid kollojenin kontrolsüz olarak üretimi sonucu oluştuğu için steroid gibi kollojeni baskılayan ilaçlar lezyon içine enjekte edilerek keloid kontrol altına alınabilir. Baskılı giysiler yine keloidin ilerlemesini azaltabilir.
Cerrahi Tedavi
Aslında keloid vücudun neresinde olursa olsun çok rahatlıkla çıkarılıp tedavi edilebilir. Fakat, keloidin fizyopatolojisinde yara iyileşme bozukluğu olduğu için cerrahiden sonra daha yoğun bir şekilde kollojen üretimi olup ameliyattan önceki halinden daha büyük keloidle karşılaşma oranı neredeyse %100’dür. Dolayısıyla cerrahi ile keloid dokusu çıkarıldıktan sonra mutlaka ek müdahaleler gerekmektedir. Biraz önce bahsedilen yara üzerine baskılı ürünler ve steroid enjeksiyonu ameliyat sonrasında yapılması gereken işlemlerden bazılarıdır.
Keloid Ve Brakiterapi
Uzun yıllar boyunca keloid tedavisinde başarı elde edilememiştir. Cerrahi sonrası bölgeye radyoterapi uygulanması başarılı sonuçlar alınmasını sağlamıştır. Ancak radyoterapinin vücuda olan kanserojen etkisi nedeni ile uygulanmaktan hep kaçınılmıştır. Radyoterapi uygulanırken lezyon yeri dışında vücudun başka yerlerine de olumsuz etkisi olmaktadır.
Son yıllarda brakiterapi denilen teknik ile özel kullanılan cihazlar yardımı ile radyasyon ışını sadece keloid olan bölgeye ve düşük dozlarda kullanılabilmektedir.
Cerrahi uygulanıp keloid dokusu çıkarıldıktan sonra ameliyat bölgesine özel tüpler yerleştirilir. Tüpler skar alanında kalır ve tüplerin ucu yara yerinin dışarısında bırakılır. Ameliyat bittikten sonra ilk 8 saat içerisinde o tüplerin içerisinden çok düşük dozda radyasyon ışını geçirilir.
Bu ışın korunaklı bölgeden geçtiği için ve dozu da düşük olduğu için vücudun başka bir bölgesine yayılmamaktadır.
Yalnızca o bölgeye etki eder. Dışarı yayılabilecek ışın miktarı vücuda zarar verebilecek oranların çok altındadır. Lezyonun büyüklüğüne göre verilecek ışın dozu belirlenir ve birkaç gün içerisinde birkaç doz daha yapılarak tedavi tamamlanır. Tedavinin sonunda tüpler cerrahi alandan çekilir.
Bu süreç içerisinde yara iyileşmesi devam eder, kollojen baskılandığı için aşırı üretimi durdurulmuş olur.
Son yıllarda yapılan çalışmalar brakiterapi artı cerrahi ile tedavi edilen keloid hastalarının %50-%80 oranında başarılı olunduğunu göstermiştir.